İyi, güçlü ve kazanan isen, bir şeyleri sıraya sokmak güzel oluyor. O geldi! Bu gelmedi! Onlar geldi, ya bunlar! Derken yepyeni bir sayfa açıldı, hem de bembeyaz ama bir çok kimse farkına varmadı.
Türkiye'ye geldiği ilk an “ Ben bu ülke gencine inanıyorum. Onların sporu basketboldur. Basketbol onlara yakışıyor. Evet kolayına gidebilir mevcut en iyilerle devam edebilirim. O sezon en formda oyuncularla sahaya çıkar deneyim ve tecrübemi katar bir şeyler yaparım. Başarısız bile olsam bana kimse saldırmaz, efendi efendi vaktimi değerlendiririm.” Diyen Tanjeviç tam tersini yaparak,”0” noktasından yola çıkarak takımlarında bile oynamayan gençleri kadroya aldı onlarla gece gündüz mücadele etti. Bazen yanıldı, bazen “O” güvendiği gençler onu yolda bıraktı ama Koca Usta yılmadı. Gecesini gündüzüne katarak Milli Takımının genç oyuncularını, bu ülkenin gururu yapmayı başardı. Sadece derece değil, iyi basketbol oynayan takım olmasını sağladı. Kimsenin beğenmediği, eleştirdiği, hatta hakaret ettiği oyuncular ve bizzat Tanjeviç'in kendisi hiçbir hakareti hak etmediklerini ispatladılar.
Aziz Nesin'in tezi ilk kez fiyasko ile neticelendi! Basketbolu seven ve inanan, sahalarda onları takip ederek İpekçi'yi dolduranların nasıl zeka küpü olduğunu hep birlikte izledik. Basketbol oyuncusu, teknik ve idari ekipleri ve onları seven takip eden ve destekleyen “Basketbol aşkı” ile yaşayanların pırıl pırıl geleceğin Türk halkı oldukların ispat ediyorlar...
Son dakikada sahaya şişe atan ayı hariç! Nasıl sızdı araya kimbilir!
Abdi İpekçi son Milli maçında sahada oynayan evlatlarını, kardeşlerini ağabeylerini, sevgi ile uğurlamak için tıklım, tıklım doldurdular. Tv. Ve Radyoda yaptığımız çağrılar böyle cevaplanınca inanılmaz gururlanıyorum...
İlk dakikalardan itibaren Belçika bana göre bu grupta Türkiye'den sonra en iyi takım. Ukrayna'yı zaten yendiler, Fransa'ya nasıl yenildiler anlayamıyorum. İstatistikleri döküp gözlerinizi yormak yerine, nakış gibi dokunan basketbol oyuncularımıza nasılda yakışıyor. Nedense ilk yarı savunmayı biraz aksatınca skoru açamadık. İlk yarı 48/42 biterken Oğuz 10 sayı ile en çok atan oyuncumuz oldu. Hido, Kerem'ler, Ersan her zaman ki, gibi çok istekli göründüler. Maç sonunda 39/27 Rb. Üstünlüğümüz var. Potamıza attıkları şutlara oraya buraya çarparak sayı oldu. Bizleri sinir etti. Çok sert savunma yapıp bol bol dayak attılar, çelme taktılar. Bu Belçika'lılar futbol'da da böyle! Spor yapmak yerine erişemeyince kıvırıp çamurlaşıyorlar! Ne biçim iş bu! Bizim garanti sayılar bir yolunu buluyor dışarı çıkıyor. Her zaman ki, gibi tuzaklarla dolu alan savunması ikinci yarı top kapmalarımızla estetik sayılar bulmamıza neden oldu. Dünya bir Magic tanır o da Amerika'da yaşar. Belçika maçında bizim çocuklarımız Magic basketbolculuğun kitabını yazdılar.
Coşku ve sevinç meğer bizlere nasıl da, yakışıyormuş...
Avrupa birliğinin pas geçtiği ülkemiz basketbolda, şımarık Avrupa'lıları ezip geçiyor.
YENİ ŞAFAK / İSMET BADEM